top of page

Waldorf Anaokulu: Erken Çocuklukta Gelişim ve Temel Beceriler

Updated: 6 days ago



Waldorf Pedagojisi esintili Kumkurdu Anaokulu bahçesinde oynayan çocuklar

PISA sonuçlarının yarattığı politik tartışmalarla birlikte erken çocukluk eğitimi kamusal alanda daha çok anılır oldu. Ne var ki anaokulu pek çok yerde, çocukların ilerideki okul yaşantılarının üzerine inşa edileceği hayati, yaşamsal temel becerileri kazandıkları bir gelişim alanı olarak ele alınmıyor. Anaokulunda geçirilen zaman genellikle “ana kucağında yalnızca bakım alma eğitimi”, “boşa geçen vakit” gibi ifadelerle küçümsenebiliyor. Der Spiegel’de Almanya’daki yeni eğitim krizine dair yazı dizisinde, anaokulunun yalnızca “oyun oynanan ve öğrenmenin gerçekleşmediği” bir yer olduğuna dair dogmanın sürdüğü, bunun sonucunda kültürel yetersizliğin doğduğu iddia ediliyor. Buradan hareketle, “okula daha erken başlama” çağrıları yükseliyor. Oysa akla yatkın görünen her çözüm uygun ve adil olmayabilir.


Bu nedenle, küçük çocukların gelişimsel ihtiyaçlarını görünür kılmak ve bu ihtiyaçlardan hareketle nasıl bir erken çocukluk eğitimi gerektiğini tartışmak her zamankinden daha acil bir noktada. Waldorf Pedagojisi’ne göre erken çocukluk, hem okula hem de yaşama dair sağlam bir hazırlık dönemidir.


Çocuklar; yetenekleri, eğilimleri, ilgileri ve güçlükleriyle kendine özgü yollar açmak isteyen bireylerdir. Bu sürecin desteklenebilmesi için yeterli yetişkin rol modellerine, sevgi dolu ve güvenli ilişkilere ve kendilerine ait bir gelişim zamanlamasına ihtiyaç duyarlar. Çocuklar yetişkin dünyasının takvimlerine ya da kısa vadeli politik/ekonomik gündemlere sığmazlar.


Çocuklar öğrenmeye muktedirdir, öğrenmekten keyif alır ve öğrenmeye hazırdırlar. Özellikle erken çocukluk ve ilkokul yıllarında gelişim pencereleri açıktır. Bu yüzden, çocukların dünyasını en az şu üç bileşenin besleyeceği şekilde biçimlendirmek yetişkinlerin sorumluluğudur:


  1. Kavrayış: Çocuklar dünyanın bağlantılarını anlamak ister. Yöntem, basit ve kavranabilir ilişkilerden giderek daha karmaşığa doğru ilerlemelidir.

  2. Uygulama: Çocuklar bir işi bizzat yapabildiklerinde güçlerine ve kabiliyetlerine güven duyar. Yardım gerektiğinde şefkatle sunulmalıdır.

  3. Anlamlılık: Çocuklar eylemlerinde, duygularında ve düşüncelerinde anlam duygusu geliştirmelidir. Bunun için çocukluk ve gençlik yıllarında nitelikli rol modellere ihtiyaç vardır.


Okula hazır bulunuşluk (çocuğun fiziksel ve zihinsel olgunluğu) sağlanana dek çocuğun ihtiyacı ölçülebilir bilgi değil; tam tersine, resmî öğrenmeden özgür bir alanda daha sonra eğitimin üzerine kurulacağı temel becerileri geliştirmektir. Bu beceriler gencin ve yetişkinin günlük yaşamın gerekleriyle en iyi şekilde baş etmesine imkân verir; sonraki uzmanlıkların altyapısını oluşturur. Okula hazır olmadan önce, çocuklar tek yönlü zihinselleştirmeye de “yumuşak ama boş” bir eğitime de ihtiyaç duymaz. Çocukların rehberlik sunan ebeveynlere ve iyi yetişmiş eğitimcilere ihtiyacı vardır; ancak bu sayede kendi yollarını bulabilirler.



Waldorf Anaokulu: Beceriler Merkezi

Waldorf anaokulları yalnızca güvenli bir sığınak değildir; her çocuğun gelişim koşullarını iyileştiren, neşeli ve öğrenme yoğun bir çocukluk sunmayı amaçlar. Waldorf yaklaşımında 6–7 yaşına dek öne çıkan yedi beceri alanı vardır:


1) Beden ve Hareket

Pek çok birinci sınıf öğrencisinde duruş, denge ya da kilo sorunları görülmektedir. Hareket yoksunluğu, kaba ve ince motor gelişimini zayıflatır. Oysa zihinsel ve ruhsal denge, bedensel esneklik ve devinimle yakından ilişkilidir. Dengeyi koruyamayan beden, çoğu zaman zihinsel dengeyi de korumakta zorlanır. Hareket, dil edinimini de etkiler; dünyayı kavramak ve ona yönelmek, algıyı zenginleştirir ve dil gelişimini etkinleştirir. Çok yönlü hareket deneyimleri daha usta düşünmenin yolunu açar.


Yöntem önerileri: Yürüme, tırmanma, ip atlama; bahçe ve mutfak işleri; basit müzik aletleri; küçük ölçekli ahşap işleri (ör. kuş evi yapmak) ile beden algısı, öz-duyum ve motor beceriler desteklenir.


2) Duyular ve Algı

Sanal dünyalar, gerçekte bulunmayan nitelikleri sunarak yanıltıcı olabilir. Bu yüzden güvenilir duyusal deneyimler her zamankinden değerlidir. Çocuklar çevrelerinde olup bitene uyanık bir bilinçle bakabilmelidir. Joseph Weizenbaum’un belirttiği gibi, medya okuryazarlığı öncelikle eleştirel düşünme demektir; bu da yüksek düzeyde dil yetkinliği ile filizlenir. Waldorf anaokulunda çocuklar önce gerçek dünyayı duyularıyla keşfeder, basit ve algılanabilir bağlantıları deneyimler; doğanın temel yasalarıyla yaşayarak tanışırlar. Bu altyapı kurulmadan bilgisayar/televizyon medya becerisi kazandırmaz.


Yöntem önerileri: Ahenkli mekânlar; doğal malzemeler ve organik gıdalar; yatıştırıcı renk ve doku birliktelikleri ile insan duyularının beslenmesi.


3) Dil

Düşünme ve konuşma birbirine bağlıdır. Dil, duygularımızı ve düşüncelerimizi dünyayla paylaşma aracıdır. Konuşarak duygularımızı ifade edebilir, dünyadaki her şeye isim verebilir ve birbirimizle tartışmalara girebiliriz. Çocuk, konuşulan bir ortamda konuşmayı öğrenir. Yetişkinlerden gelen sıcak ve berrak dil çocukta iyi, anlaşılır konuşmayı besler. Konuşmanın başlama yaşı bireyseldir; ortak gereksinim nitelikli dil modelidir. Waldorf anaokulunda şarkılar, masallar, tekerlemeler, parmak oyunları günlük yaşama dokunur; bebeksi konuşma ya da soyut açıklamalar yerine sevgi dolu, açık, bol imgeli, yaşa uygun dil tercih edilir.


Yöntem önerileri: Zengin kelime hazinesiyle açık ve hayal gücünü besleyen konuşma; şarkılar, şiirler, tekerlemeler, parmak oyunları; bitki-hayvanların doğru adlandırılması; günlük masal/okuma zamanı. Çocuğu dinlemek için zaman tanıyın; konuşmasını sürekli düzeltmeyin. Okuma sevgisi ve okuma becerisi buradan filizlenir.


Kum üzerinde yan yana uzanıp ağaçlara bakarak hayal kuran iki çocuk

4) Hayal Gücü ve Yaratıcılık

Standartlaşmanın arttığı bir dünyada, toplumsal gelişme hayal gücü ve yaratıcılık olmadan düşünülemez. Yetişkinlikte beklenen esneklik ve fikir zenginliğinin tohumları anaokulunda atılır. Waldorf anaokullarında çocukların hayal gücünü uyandıran, bitmemiş, açık uçlu materyaller kullanılır; anlatılan hikâyeler oyuna dönüşür; yeterli, kesintisiz oyun zamanı odaklanmayı ve üretkenliği besler.


Yöntem önerileri: Taşlar, tahta parçaları, büyük kumaşlar, şallar gibi hayal gücünü çağıran malzemeler; orman/bahçe oyunları; rol oyunları, kukla oyunları; ayakkabıcı, marangoz, terzi gibi arketipsel zanaatların oyuna taşınması; ilham veren hikâyeler.


5) Sosyal Yeterlik

Sağlıklı bireysel ve toplumsal yaşam, sosyal beceriler olmadan düşünülemez. Çocuklar doğuştan sosyal varlıklardır; önce ailede, sonra anaokulunda ilişkileri özenle öğrenirler. Tek çocuklu ya da tek ebeveynli ailelerin arttığı çağımızda anaokulu, sosyal deneyimin temeli hâline gelir. Bireyin ilgi ve ihtiyaçları, grubun ihtiyaçlarıyla uyum içinde ele alınmalıdır; bunun için ortak kural, anlaşma ve güven gerekir.


Waldorf anaokulunda ritim ve yapı günün akışını taşır; sofra kurma, toplama gibi görevler çocuklar tarafından da üstlenilir; taklit yoluyla sorumluluk ve inisiyatif gelişir.


Yöntem önerileri: Karma yaş gruplarında birbirine yardım; bulaşık durulama, ortamı toplama, bitki sulama gibi görev paylaşımı; anlamlı hikâyelerle sosyal yönelim; “anne-baba-çocuk”, “itfaiye”, “hastane”, “bakkal” gibi rol oyunları; verme-alma-paylaşma pratikleri; ebeveynlerin onarımlar/şenlikler/yenileme işlerine katılımı; özür dileyerek çatışma çözümü.


6) Güdülenme ve Dikkat

Günümüzde çocuklar ve yetişkinlerde sinirlilik, aşırı hareketlilik ve odaklanma güçlüğü sık görülür. Waldorf eğitmeni, sağlığa zarar verebilecek alışkanlıkları (ör. erken yaşta ekran) tanır ve çocukları bunlardan uzak tutar; aynı anda sağlığı destekleyen etkenleri güçlendirir. Çocuğun doğal öğrenme ve etkin olma arzusunu, rol model ve taklit ile canlandırır. Ritim, tekrar, yaratıcı öğeler ve mevsim döngülerini şenliklerle yaşamak dikkati besler.


Yöntem önerileri: Çocuğun kendi kurduğu oyun; inisiyatifi uyandıran, çok işlevli oyuncaklar; başından sonuna görülebilen bütün işler (ör. ekmek pişirme, çamaşır, bahçe); öğretmenin ilgisinden doğan uyarım; yetişkin işlerinin yaşa uygun içeriği.


7) Etik ve Ahlaki Değerler

Çocukların da tıpkı yetişkinler gibi içsel yönelimlere, değerlere ve anlamlı görevlere ihtiyacı vardır. Kurallar, ritüeller, açıklık ve doğruluk; vaaz vermeden rehberlik eden, hayatla temaslı yetişkinler… Waldorf Pedagojisi iyiyi-güzeli-doğruyu içeren bir değerler dünyasını, farklı kültürlere ve yaratılışa saygıyı bilinçle işler; bu deneyimlerin kişisel çaba ile ilişkili olduğunu çocuklara yaşatarak öğretir.


Yöntem önerileri: Yön verici hikâyeler; mevsim ve topluluk şenlikleri; doğayla sevgi dolu temas; şükran (yemek öncesi dize) ve yardımlaşma; ebeveynlerin kulüp/topluluk/anaokulu çalışmalarına katılımı; çok kültürlülüğe saygı; farklı kültürlerden şarkı ve şiirler.


Erken Çocukluk Dönemi Üzerine Tartışmalar ve Waldorf Yaklaşımı

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page