top of page
Search

Waldorf Pedagojisinde Çember Şarkılarının Değeri

“Waldorf pedagojisinde neden bu kadar birlikte şarkı söyleniyor?”.“Bu kadarı çok sıkıcı değil mi?”. “Tek bir sesin farklılıklarını koro içerisinde feda etmek iyi bir fikir mi?”. “Bundan çocukların kazancı ne oluyor?”. “Başka şeyler öğrenebilecekleri önemli bir zaman kaybı değil mi?”





Çocuklar elbette ki sınıf ortamında bireysel olarak da kendilerini ifade etmelidir. Bu süreçte hepsi dillerini döndürerek ifadelerini belirginleştirir, seslerini harflerin biçimlerine ve ses tonuna göre çalıştırırlar. Fakat çocukların bundan daha fazlasına ihtiyaçları vardır. On yaşında bir çocuğu ele alalım. Halen daha 6 yaşında bir çocuğun yüksek ses tonunda konuşan bir çocuk olsun. Sesi henüz köklenmemiş, yerleşmemiştir. Tıpkı sesi gibi düşünceleri de hala savrulmakta, konudan konuya sapmakta; bireysel bir çalışmaya ihtiyaç duymaktadır. Eğitmenleri bir kral ya da bir general gibi güçlü ve kararlı bir konuşmaya sahip olabilmesi için onu yüreklendirir. Eğitmen çocuğun sesini bir komutanın sesindeki belirgin jest-mimikleri yakalamak için takip eder ya da bu şekilde bir komutan, general gibi konuşma fiziksel bir duruşu gerektirdiğinden konuşurken topuklarını birbirine vurmasına bakar. Çocuk belirli bir süre bunun üzerine çalışırken, eğitmen çocuğun doğasında hakim olmaya başlayan bir netlik, özgüven fark edebilir. Başka bir örnek verecek olursak kekemeliğe eğilimi olan bir kız çocuğu nefes alışındaki ritmik kalite zayıfladığından konuşması için armonik, ritmik dizelere ihtiyaç duyar. Buna ek olarak soluk soluğa kalmamak için nefes almadan önce nefesini tamamen bırakabileceği çalışmalara da ihtiyaç duyar.


Bu şekilde, bireysel çalışmalarla eğitmen her çocuğun konuşma organıyla olan ilişkisinin farkına varabilir ve çocuğun konuşması çocuğun gelişiminde zorlandığı ve desteklenmesi gereken alanları fark etmemizi sağlayan önemli bir yol olabilir. Konuşmasına rehberlik ederek, duruma göre daha cesur veya daha nazik, daha az şiddetli ve duyarsız veya daha fazla yeryüzüne dönüşmesi için bir yol sağlanır. Daha derin ve özgürce nefes almasına, kendi içinde ve dünya ile ilgili olarak daha uyumlu hale gelmesine yardımcı olabilir.


Elbette ki çocuklar sadece birlikte söylenen şarkılarda konuşma fırsatına sahip olurlarsa, küçük konuşma kusurları fark edilmeyebilir veya destek gerektiren yerler gözden kaçabilir. Ancak kendini ifade etmede güçlük yaşayan hemen hemen her çocuk çember halinde söylenen şarkılardan oldukça iyi bir derecede faydalanır. Waldorf okullarında gün konuşmayla, birlikte söylenen şarkılarla, şiirlerle başlar ve böylece konuşma konuşmayı uyandırır. Uzun süre birini dinlemek bizi uykuya sürükler. Uzun bir süre bir şeye konsantre olduktan sonra bir şiirle, şarkıyla sınıf tekrar taze ve canlı hale gelir.



Ancak bütün bunlar göründüğü kadar kolay değildir. Örneğin çocuklar çember olduğunda şarkıya veya parmak oyununa başlamadan önce birisi yerde uzanır, birisi konuşmasına devam eder ya da yerinde duramaz. Çocukların çemberde var olmasını ve çembere coşkuyla katılmasını sağlamak deneyim, hayal gücü ve canlılık gerektirir. Çemberdeki birlik ve coşku sağlandıktan sonra çocukların yanaklarında renk yükselmeye başlar ve gözleri parlar. Bu gösterir ki eğitmen amacına ulaşmıştır. Çember boyunca her ne kadar grup halinde hareket edilse de eğitmen çocukların birer birer çemberde nasıl var olduklarına, yaptıkları harekete dikkat eder ve her birinin duygusunu yakalamak için özen gösterir. Çemberin coşkusuyla kaosa neden olabilecek enerji ses tonunda ya da ritimde yapılan bir değişiklikle yönlendirilir. Böylece çocuklar tekrar uyanmakla kalmaz aynı zamanda akışta ve konsantre olduklarını hissederler.


Çemberde sunulan şarkılar, şiirler, parmak oyunları özenle hazırlanıp seçilmektedir. Mevsim niteliklerini, mevsimin duygusunu, varsa önemli günlerin içeriğini vurgulamaktadır. Her çemberde masalsı bir yolculuğa çıkılır ve bu yolculuk doğanın döngüsünü, üzerimizdeki etkisini özetler. Çocuklar her gün söyledikleri ve hareketlerle deneyimledikleri bu şarkılar, şiirler ve parmak oyunlarıyla bu döngüyü ve kavramları tamamen kulaktan öğrenirler, ezberlemezler her gün ritimle beraber içselleştirirler.


Çocukların çember şarkılarını söylerken içlerinde canlanan imgeler hayal güçlerini doldurur. Şarkılar ve parmak oyunları aracılığıyla dünyaya duyulan sempati ve güzellik tutkusu uyanır. Kulakları melodiyi ve sözleri yakalamayı ve takip etmeyi öğrenir. Bunları pasif bir şekilde edinmezler, hareketlerle salınarak ve kendi bedenlerinin sınırlarını görmeye çalışarak aktif biçimde dahil olurlar. Bu süreçte yaşanan coşkuyla içlerindeki güçler daha çevik, esnek ve canlı hale gelir. Çocuklar kısa süre sonra bunun sadece bir oyun olmadığını, içlerindeki güçlerin her bir parçasını aktif ve yetenekli bir şekilde kullandıkları bir zaman olduğunu hissederler.


Çemberde ilk defa duydukları bir şarkıyı ilk günden tamamen doğru bir şekilde söyleyemezler ve hareketleri doğru bir şekilde takip edemezler. Bu zaman alır. Bu zaman içerisinde çocuklar her seferinde çemberin yeni olduğunu ve her seferinde yeni çaba ve yeni farkındalık gerektirdiğini deneyimlerler. Bu sayede nihai sonuçla ilgilenmezler sürece odaklanarak zaman içerisinde şarkının sözlerinin dillerine işlenmesinden, hareketlerin bedenlerine yerleşmesinden keyif alırlar. Pratikle ve coşkuyla dillerini, bedenlerini her gün biraz daha geliştirdikleri hissi içlerinde doğar. Bu şekilde karşılarına çıkabilecek zorlu süreçlerle mücadele etme becerilerinin alt yapısı oluşur.



Bu şekilde ezbere çok sayıda şarkı ve şiir öğrenirler ve bunlar kendilerinin bir parçası haline gelir. Onlar sayesinde dünyaya yeni gözlerle, yeni sempati ve takdirle bakarlar. Hayatın başlarında öğrenilen şiirler bizim için başka hiçbir şiirin yapamayacağı bir şey ifade eder. Bize aittirler ve dünyayı rahatlatmak veya dünyayı tam renkli ve incelikte görmemize yardımcı olmak için garip veya kritik anlarda yükselirler.

Çemberde söylenen bir şarkının genellikle monoton görünebileceği doğrudur, ancak dikkatlice dinlerseniz, çocukların belirli temel ifade yasalarını, sesi yansıtmayı öğrendiklerini ve hızla dramatik bir yön duygusu kazandıklarını duyabilirsiniz.


Çemberde konuşmanın bir diğer önemli yönü daha vardır. Çekingen olan çocuklar çemberde birlikte söylenen şarkılarda konuşma ve sesini yükseltme cesareti toplarlar. Her çocuk çemberde birbirine bağlıdır ve şarkı söylerken birbirlerine ve eğitmenlerine uyum sağlarlar. Bu şekilde sosyal bir ortamın aktif ve uyum sağlayabilen bir parçası olmayı deneyimler.


Çember zamanları bir sınıfın bir bütün olarak etkin olduğu zamanlardan biridir. Hepsi bir söylenen şarkıları ve çemberi şekillendirmek için birlikte çalışırlar. Böyle bir anda özverili bir çalışmanın, arkadaşlığın ve birlikteliğin sıcaklığını, sevincini ve heyecanını hissederler. Aynı zamanda hepsi biricikliğiyle çemberin bir parçası olarak çembere renk kattıkları gibi kendi bireyselliklerini de grup içerisinde hissederler.

Çemberler, çember şarkıları Waldorf yuvalarının vazgeçilmezidir. Çocukların hem bireysel hem grupla birlikte hareket etme becerilerini güçlendirir. Fiziksel bedenini güçlendirdiği gibi ruhsal, duygusal ve sosyal açıdan da çocuğun gelişmesini sağlar.


Şarkıların insanları birleştiren bir etkisi vardır. Özellikle grupça bilinen, aşina olunan şarkıların birlik beraberlik hissini arttırdığını hepimiz deneyimlemişizdir. Birlik, beraberlikten güç bulduğumuz; temasa ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde çemberlerimizi birlikte yapamıyor olsak bile evde çocuklarınızla söylediğiniz şarkılar onların akıllarında sıcak, güzel anılar olarak kalacak ve tıpkı yuvamızda olduğu gibi kendilerini ifade etmelerini sağlayacaktır.


Çeviren: Candan Çalışkan


*Çevirmenin notu: Bu yazı kaynakçada belirtilen adresten çevrilmiştir. Yuva grubu yaş dönemine göre uyarlanan örnekler ve çevirmenin yazıdan esinlenerek yaptığı eklemeleri de içermektedir.

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

© 2024, Kumkurdu Anaokulu

  • White Instagram Icon
bottom of page